Elektrikli Otomobillerin Geleceği Hakkında 5 Madde
2020’de ülkemizdeki otomobil pazarının yüzde 0,1’ini bile zor bulan tamamen elektrikli otomobiller, 2021’de yüzde 237,2’lik yükselişle toplam pazarın yüzde 0,5’ini oluşturdular. Ocak-Aralık 2022 aralığına baktığımızdaysa; bu oranın bir önceki yıla göre yüzde 171,7 artarak 2.846 adetten 7.733 adetlere geldiğini görüyoruz. Özellikle yeni markaların hızla büyüyen Türkiye pazarına girmesi ve başta Togg olmak üzere yerli girişimler bize bu rakamların 2023 yılında hangi seviyelere gelebileceği hakkında bazı ipuçları veriyor. Hatta Mart-Mayıs 2023 döneminde yaşanan büyük sıçrama ile oranların daha da artacağı aşikar. Hızlı yaşanan bu dönüşümde elektrikli otomobillerin geleceği hakkında 5 maddeyi sizler için derledik. 1 Daha Uzun Menzil Elektrikli otomobiller ile ilgili en büyük handikap, genellikle sundukları menzil olarak nitelendiriliyor. İçten yanmalı motorlara sahip yani benzinli ya da dizel motorlu otomobiller, depoları tam dolu olduğunda kolaylıkla 1.000 km’ye ulaşabiliyorken elektrikli otomobillerde şimdilik bu menzillere ulaşabilen pek bir araç yok. Deneysel otomobilleri bir yana bırakırsak en uzun menzil iddiası 700 km’yi bulamıyor. Öte yandan elektrikli otomobillerin ağırlıklı olarak şehir içinde kullanıldığı düşünüldüğünde, menzil kaygısı aslında yersiz bile sayılabilir. Yine de gerektiğinde uzun yol yolculuklarına çıkarken menzil kaygısını kimse yaşamak istemiyor. Bu durumun farkında olan otomotiv üreticileri, batarya teknolojilerinin sürekli gelişimi için yatırımlarını sürdürüyorlar. Bundan birkaç sene öncesine kadar, tam şarjlı haldeyken 150-250 km seviyesinde olan elektrikli otomobil menzilleri günümüzde kolaylıkla 300-400 km’yi geride bırakabiliyor. Sadece 2-3 yıl sonra bu geliştirmeler 1.000 km’nin üzerinde menzil sunabilen elektrikli otomobilleri görmemizi sağlayacak. Ayrıca yazılım güncellemeleriyle de mevcut otomobillerde menzil uzatılabilme seçenekleri gelecek. Şarj edilebilen hibrit seçenekli otomobiller ise menzil kaygısı olmadan her iki ihtiyacı da buluşturan ara modeller olmayı sürdürecekler. 2 Daha Hızlı Şarj Ev tipi prizlerden yapılan şarj, aktardıkları düşük kapasitedeki enerjiden dolayı, her elektrikli otomobil sahibinin en son seçeneği gibi algılanabilir. Özellikle de kapasitesi yüksek bataryaları barındıran otomobillerin standart prizden şarj olma süresi onlarca saati geçiyor. Ancak şunu da unutmamak gerekiyor ki, otomobillerin en fazla sabit kaldıkları zamanlar, gece yarısı evde ya da ofise gidildiği zaman iş yerlerinde gerçekleşiyor. Bu sebeple hem evlere hem de şehrin pek çok noktasına hızlı şarj istasyonları kuruluyor veya Wallbox denilen ara şarj ekipmanları, evlere ya da iş yerlerine yerleştirilerek daha verimli bir enerji aktarımı hedefleniyor. Bu şarj istasyonlarının enerji aktarım kapasiteleri değişkenlik gösterdiği gibi, otomobillerin elektriği depolama kabiliyetleri de şarjın süresini belirliyor. Elektrikli otomobillerin ne kadar sürede şarj olduğuna dair veriler, yakın döneme kadar 0’dan tam şarja kadar açıklanırken, şimdilerde yüzde 10-15’den yüzde 80-85 seviyelerindeki dolum süresinde açıklanıyor. Çünkü bataryalar bu aralıkta daha hızlı doluyor, tam şarj için geriye kalan yüzde 10-15’lik alanın tamamlanması ise yavaş ilerliyor. Ayrıca batarya ömrünü uzatmak için de böylesi bir öneride bulunuluyor. Bu, çok alışıldık bir durum. Yakın dönemde bu alandaki çalışmaların hızlanmasıyla elektrikli otomobiller çok daha kısa zamanlarda gerektiği kadar enerjiye sahip olabilecek. 3 Çevreci Malzeme Kullanımı Arttırılıyor Elektrikli otomobiller sadece kullanımda değil, üretimleri esnasında da düşük karbon ayak izi bırakmalılar. Özellikle batarya üretiminde yenilebilir enerji kullanılması gerekirken, kullanımı tamamlanan bu bataryaların geri dönüşümü de hayati önem taşıyor. Bu noktada aracın batarya harici malzemelerinde de olabildiğince az fosil kaynaklı ham maddeye odaklanılıyor. En son teknolojiyle bir araya gelen, doğal ve geri dönüştürülmüş malzemelerin yaygın kullanımı otomobillerin her alanında kendini gösteriyor. 4 Çeşitlilik Artıyor Geçmişte elektrikli otomobillerin çeşitlilik açısından sınırlı olduğunu söylemek mümkündü. Ancak günümüzde, otomobil üreticileri arasındaki rekabet ve teknolojik ilerlemeler sayesinde çeşitlilik hızla artıyor. Artık farklı marka ve modeller arasında seçim yapma imkânı, tüketiciye daha geniş bir yelpaze sunuyor. Birkaç yıl öncesine kadar elektrikli otomobillerin genellikle en küçük hatchback’ler ya da ultra lüks modellerle temsil edildiği görülüyordu. Ancak günümüzde, her türden araç kategorisinde elektrikli bir seçenek bulunmakta. SUV’lar, crossoverlar, spor otomobiller ve hatta kamyonetler gibi farklı segmentlerde elektrikli modeller piyasaya sürülüyor. Bu da tüketicilere ihtiyaçlarına ve tercihlerine en uygun elektrikli otomobili seçme özgürlüğü sağlıyor. Çeşitlilik arttıkça, elektrikli otomobillerin toplumun farklı kesimlerine hitap etme potansiyeli de artıyor. Elektrikli otomobil kullanıcı sayısı arttıkça şarj istasyonlarının sayıları da artacak ve buna benzer elektrikli araç kullanıcılarına hizmet verecek yeni girişimler de doğacak. Önümüzdeki dönem, elektrikli araçların doğurduğu yeni sektörler ve hizmetler açısından oldukça heyecan verici bir dönem olacak gibi görünüyor. 5 Her Türlü Kullanımda Mobiliteye Geçiş Gelecekte sadece elektrikli otomobillerle değil, bu otomobillerin dahil olduğu bir mobilite ekosisteminin içinde hareket edeceğiz. Akıllı telefonlarımız üzerinden, A noktasından B noktasına ulaşmada en verimli seçenekler, uygulama üzerinden hesaplanarak sunulacak. Örneğin, evimizden çıktığımızda ilk olarak yürüyeceğiz, sonrasında araç paylaşım sistemli bir otomobili dakikalık olarak kiralayacağız. Elektrikli bu otomobilin şarjı tam olacak. Trafiğin elverdiği noktaya kadar otomobille ulaştıktan sonra bisiklet tercih ederek şehir içinde yolculuk yapabileceğiz. Mobilite kapsamında sadece otomobillere odaklanmayan otomotiv üreticileri, bisiklet, elektrikli scooter, elektro motosiklet gibi alternatifleri de geliştirirken, araç paylaşımı, yazılım uygulamaları, kişisel datanın korunması alanlarında da ciddi yatırımlar yapıyorlar. Geleceğin ulaşım alışkanlıklarında tek bir otomobile sahip olmak yerine, mobilite ekosistemi içinde hizmet almak istediğimiz seçenekleri değerlendireceğiz. Yeni mobilite ekosistemi içerisinde araç tipi sınıflandırmalarında da yenilikler yapılması bekleniyor. Artık bir ulaşım aracını sadece bisiklet ya da otomobil olarak sınıflandırmak güçleşeceğinden, tek bir yetki belgesiyle tümünü kullanabilme yetisi de elde edebileceğiz. Bu konudaki kilit konu, söz konusu araçların satın almada değil belki ama ulaşılabilir olmasına ek olarak, kullanıcı dostu arayüzleri olacak. Örneğin, debriyaj, vites topuzu ya da manuel şanzımanlı bir otomobil belki de kalmayacak; bunun yerine koltuğuna yerleştiğiniz gibi hareket etmeye hazır bir elektrikli kabinde seyahat edeceksiniz. Bunun bir sonraki aşaması ise tamamen kendi kendine hareket eden otonom araçlar olacak.
0 Yorum:
Yorum Yap